adana haber sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

Fotoğraflarıyla savaşı anlattı

Kate Winslet’a bu sene Altın Küre’de En İyi Kadın Oyuncu dalında adaylık getiren “Lee”, efsanevi fotoğrafçı Lee Miller’ın mesleki mücadelesini özetliyor

Lee Miller’in Hayatının Perde Arkası: Kate Winslet’in Yönettiği Film

Müjde Işıl – Savaşın sona ermesi ve Hitler’in intihar haberi yayıldığında, Lee Miller eski dairesinde, Hitler’in küvetinde, onun resmiyle birlikte fotoğraf çekmek için poz verdi. Bu olağanüstü bir vizyondu. Miller’ın çektiği fotoğraflar, Nazilerin Yahudi soykırımını dünyaya duyurmasını sağladı ve cesaretinin bir yönünü gösterdi. Bu olağanüstü kişilik, model olarak başladığı kariyerini bir foto muhabiri ve savaş fotoğrafçısına dönüştüren Lee Miller’dan başkası değildi. Film, oğlu Anthony Penrose tarafından yazılan “The Lives of Lee Miller” biyografisinden uyarlanmıştır.

Şu anda ilk kez bir yönetmen koltuğuna oturan Kate Winslet, Lee’nin hayatını konu alan yeni projesinin yapımcısı ve başrol oyuncusudur. Winslet, Lee Miller’ı canlandırma konusunda kararlı bir adım atmıştır. Onun cesaretiyle, Miller ailesi Lee Miller Arşivleri’ne tam erişim izni vermiştir. Winslet, filmi hayata geçirmek için bütçe konusunda elinden geleni yapmış, ekibin iki haftalık maaşını kendi cebinden ödemiştir. Filmde, mekân seçiminden oyuncu kadrosuna kadar her aşamada sorumluluk almıştır.

Feminist Bir Bakış Açısı

Lee Miller karakterinin Kate Winslet için önemi oldukça açıktır. Winslet, kariyerinde romantik rollerden uzaklaşarak farklı türlere odaklanmıştır. Lee Miller da onun oynadığı rollerle uyumlu bir karakterdir. Meslektaşlarına ilham veren, kendi yollarını çizen bir karakterdir. Bu nedenle Winslet’ın Miller rolündeki performansı etkileyicidir. Filmde karakterin dikbaşlılığı, ilkeleri, feminist bakış açısı ve lider ruhu gerçekçi bir şekilde yansıtılmıştır. Bu performansı Winslet’a Altın Küre’de En İyi Kadın Oyuncu adaylığı getirmiştir.

“Lee” aslında tamamen kadın dayanışmasının bir ürünüdür. Winslet’ın rol aldığı “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ve “A Little Chaos” filmlerinin görüntü yönetmeni olan Ellen Kuras, ilk kez “Lee” filmiyle kurgusal bir sinema filmi yönetmiştir.

“Lee”yi iki bölümde ele almak mümkündür. Filmde kahramanımızın bohem yaşamı ve bireysel özgürlüğüne odaklanıldığı başlangıç bölümünün ardından, dönüşümü ve savaş fotoğrafçılığına yönelişi netleşmektedir. Filmin en güçlü yanı, ikonik fotoğraf karelerinin oluşturulma sürecini başarılı bir şekilde yansıtmasıdır. Winslet da bu sahnelerdeki enerjisini ortaya koymuştur. Onun çabaları, hemcinsinin mirasını yaşatmak adına son derece değerlidir.

Film, Miller’ı yakından tanıyanları büyülerken, onu bilmeyenleri de araştırma yapmaya teşvik etmektedir. İngiltere Vogue’un Yahudi soykırımı fotoğraflarını yayınlamaması ve ABD’de bunun basılması gibi detaylar, filmde dikkat çeken unsurlardır. Film, gerçekçi ve duygusal anların yanı sıra kurmaca bir final sunmaktadır. Ancak, Lee’nin annelik sürecine dair bazı açıkların senaryoda bulunması, eksiklik olarak görülebilir. Yine de, Kate Winslet’ın özverili çalışması her türlü takdiri hak etmektedir.