
Öcalan’ın mektubunun şifreleri. 10 yıl önce ne dedi, şimdi ne istedi?
“`html
Abdullah Öcalan, İmralı sürecinin ardından PKK’ya kendisini feshetmesi için doğrudan bir çağrı yaptı.
On yıl sonra örgüte ikinci kez seslenerek, son yazdığı mektubunda 2015’teki üslubundan farklı bir dil kullanmaya yöneldi.
ÖCALAN, PKK’DAN TAMAMEN FESİH ETME YETKİSİ İSTEDİ
Öcalan, 2015’teki mektubunda örgütten silah bırakmasını istemişti; ancak son mektubunda tamamen kendisini feshetmesini istedi.
Son yazısında “Kapitalist modernitenin son iki asrı, bu ittifakı bozmaya yönelik bir hedef belirlemiştir.” ifadesini kullandı. 2015’teyse benzer bir bağlamda, “Kapitalist emperyalizmin yüzyıllık özelliği, ulus devlet milliyetçiliği ile etnik ve dini kimlikleri içe kapatarak düşmanlık yaratmak” demişti.
TALEP VE PAZARLIK YOKTU
Öcalan, 2015’teki mektubunda belirli bir süre zarfında çağrı yaptığını, “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat sağlandığında PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kırk yıldır sürdürdüğü silahlı mücadeleye son vermesini bekliyorum” demişti. Ancak son mektubunda bu tür bir talep veya pazarlık konusunu gündeme getirmedi.
Öcalan, 2015’te, “Kırk yıllık mücadelenin acıları boşa gitmedi, ama artık sürdürülemez bir aşamaya geldik.” derken, son mektubunda, “PKK’nın anlamda bir boşluk yaşadığı ve sürdürmesinin gereksiz hale geldiği” değerlendirmesini yaptı. Önceki mektubunda “sürdürülemez” vurgusu yaparken, son mektubunda örgütün “zorla sona erdirilme” riski taşıdığına dikkat çekti.
BÜTÜN GRUPLARA HITAP ETTİ
2015’te yalnızca PKK’ya silah bırakma çağrısı yaparken, son mektubunda “Tüm gruplar, silah bırakarak PKK’yı feshetmelidir.” dedi. Bu şekilde, örgütün dolaylı olarak bağlı olduğu diğer silahlı gruplara da seslenmiş oldu.
Öcalan’ın son mektubunda, Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ve demokrasi teması, önceki mektubuna göre daha fazla ön plana çıktı. “Cumhuriyetin ikinci yüzyılı, ancak gerçek bir demokrasiyle kalıcı bir biçimde yaşatılabilir.” şeklinde bir ifade kullandı. 2015’te ise, “Türkiye Cumhuriyeti içinde özgür ve eşit anayasal yurttaşlık ilkeleriyle demokratik bir kimlik”ten bahsetmişti.
2015’te örgütün silah bırakması için “Yeni dönemin ruhuna uygun bir strateji için bir kongre düzenlemelerini tarihi bir gereklilik olarak görüyorum.” demişti. Ancak son mektubunda, varlığını sürdürme önerisi sunmadı.
ÖCALAN’IN 2025 TARİHLİ SON MEKTUBU
“PKK; 20. yüzyılda yaşanan şiddet olayları, iki savaş ve sosyalizm çağında kuruldu. Kürt kimliğinden kaynaklanan özgürlükler, ifade imkanlarının kısıtlanmasından etkilenerek gelişmiştir. “PKK ÖMRÜNÜ TAMAMLADI” Teori ve strateji olarak yüzyılın reel-sosyalist sistemine bağımlıdır. 1990’larda sosyalizmin çöküşüyle birlikte kimliklerin inkârı da çözülmeye başladı. PKK’nin kayıtsızlığı ve tekrarı, bu durumla ilişkili olarak ortaya çıktı ve artık sona ermesi gerekti.
Kürt ve Türk toplulukları, tarih boyunca varlıklarını sürdürmek amacıyla dayanışma içinde olmuşlardır. Kapitalist modernite, bu dayanışmayı zedelemeyi amaçlamaktadır. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. PKK’nın varlığının en önemli nedeni, demokratik süreçlerin kapalı kalmasıdır.
Aşırı milliyetçi akımlar, tarihsel sorunlara kalıcı bir çözüm sunmamaktadır. CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILI VURGUSU Kimliklerimize saygı gösterilmeli ve bunu demokratik bir çerçevede ifade edebilmeliyiz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlanır. Sistem arayışlarında demokrasi dışı yolları reddediyoruz.
“TARİHİ SORUMLULUĞU ÜSTLENİYORUM” Devlet Bahçeli’nin çağrısına, diğer siyasi partilerin de olumlu yaklaşmalarıyla birlikte, silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bunun tarihi sorumluluğunu kabul ediyorum. Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendisini feshetmelidir.”
ÖCALAN’IN 2015 TARİHLİ MEKTUBU
PKK lideri Abdullah Öcalan, 2015’teki Nevruz’da örgüte ateşkes çağrısı yapmıştı. Mektubu, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve milletvekili Sırrı Süreyya Önder tarafından Kürtçe ve Türkçe olarak okundu.

Öcalan’ın 2015’teki mektubu, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan tarafından okunmuştu.
Umarım en kısa sürede ilkesel bir mutabakat sağlanarak, parlamenter bir komisyonla bu kongre başarılı bir şekilde gerçekleşir. Artık yeni bir döneme giriyoruz; Türkiye Cumhuriyeti içinde, özgür ve eşit anayasal yurttaşlık temelinde barış ve kardeşlik sürecine adım atıyoruz. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin çatışmalı geçmişini geride bırakarak, barış dolu bir geleceğe doğru ilerlemek istiyoruz.
Newroz’un gerçek anlamına yaraşır bir şekilde bu aşamayı kutlamak önemlidir. Ancak, ülkemiz ve halklarımız için doğru olan değerlere bağlı kalmalıyız. Kapitalist sistemin son 200 yılı, ayrıştırıcı politikalara zemin hazırlamıştır. Emperyalist güçlerin, tarihimizde açtığı yaralarla yüzleşip barış ve demokrasiye geçiş zamanıdır.

Öcalan’ın mektubu, toplamda iki sayfadan oluşuyordu.
Artık barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş zamanıdır. Yıkıcı milliyetçilikten uzak durarak ortak bir anlayış oluşturmalıyız. Ulus devletlerin kendi içinde demokratik bir yapıya ulaşması ve Ortadoğu’nun ortak bir demokrasi için birleşmesi gerekiyor. Kadınlar ve gençler, sosyal, ekonomik ve siyasi alanlarda etkin olmalı ve mücadelelerini sürdürmelidir. Eşitlik ve özgürlük mücadelesinde hep birlikte ilerleyeceğiz.
Bu bağlamda, Kobani direnişi büyük anlam taşıyor. Bu ruhun halklarımız arasında sembol haline gelmesini arzuluyorum. Yukarıda belirttiğim tüm bu değerlendirmeler, toplumsal yeniden yapılanma, restorasyon ve inşa için kritik bir çağrıdır. Newroz’un tüm insanlık için hayırlar getirmesini diliyorum.
“`